Kuvabieee
Kurabiye yarışına gidiyoruz deyince bilmeyen arkadaşlar kurabiye yeme yarışması gibi bişey düşünmüşler ..
Aslında bi nevii kurabiye yiyen kazanır, ama bu yarışı kazanmak için 40 fırın kurabiye yemek lazım :)
Albatros olarak 3 takım çıkardık:
Albatros: Hakan & Sibel
ÖzAlbatros: Aycan & Salih
Dizel: Levent & Cenk
Albatros takımları kısa parkura yazılırken, Levent de arkadaşı ile birlikte koşu parkuruna kayıt yaptırdı.
Startı bütün gruplar hep birlikte aldık, uzun, orta ve kısa parkur bisikletlerle, diğerleri de koşarak yarışa başladık…
Yazının devamı ve fotoğraflar için aşağıdaki “devamını oku”ya tıklayın:
İlk nokta herkese ortak nokta verilmişti, biz Sibelle arkadan aheste geldiğimiz için ilk
noktada izdiham yaşamadık, hemen herkes pasaportuna zımbalayıp gitmişti bile ..
Her grubun parkuru farklı olduğundan yarışmacılar araziye dağıldı.
Bizim gitmemiz gereken noktaya ana yol ve toprak yol gitmesine rağmen,
ben bi akıllılık edip ormanı yarmaya karar verdim.
Aklım sıra kestirmeden gidecek ve rakiplerimizin önüne çıkacaktık,
zaten daha kötü ne olabilirdi ki ? zaten en sondaydık.
Sibelle ormana daldık, tabii patika yok iz yok, pusula ve haritayla kabaca bir yön kestirip
ot yaprak dal ne varsa yarmaya başladık. Haritaya göre iki patikayı kesmemiz gerekiyordu,
bi patikamsı bişey bulunca sevindik, hemen ikincisini aramaya başladık,
vadimsi bi yerin karşı yamacına tırmanınca işte orada bulacaktık ikinci patikayı,
kan ter içinde tırmanırken yukardan sesler duyunca sevindik, galiba patika oradaydı.
Son bi gayret veeee ….
önümüzden geçen kocaman yola bakakaldık,
biz görmeyeli patika bu kadar büyümüş olabilir mi diye düşünürken bi araba önümüzde
durup bize döndü ve “bütün arkadaşlarınız öte yanda ve aksi yöne gidiyorlar, siz nereye ?”
diye sordu. Eeeee …. hmmm … evet, “daha kötü ne olabilir, zaten sonuncuyuz” diye
düşünürken ben yine zoru başarmış ve yönü şaşırarak başlangıç noktasınında daha gerisine,
yani eksiye düşmeyi başarmışım !
Bunu höynk höynk diye terlerini silen Sibel’e açıklamam kolay olmadı tabii !
Neyse kimse bizi görmesin, bari rezil olmayalım diye çıktığımız noktadan aynen geri
ormana daldık tekrar .. Bir iki nokta sonra kano etabına ulaştık,
yani bir kanoda 2 kişi ne kadar zor olabilir ki ?
Küreklerden sıçrayan suyu hesaba katmamışız,
biraz da heyecanla asılınca sıcaklayan vücudumuzu suyla serinletme imkanı da
doğmuş oldu, bu konuda da yalnız değilmişiz bu arada, Salih’lerin fotoları görünce anladık :)
Sonuçta Levent koşu kategorisinde 1.lik ödülünü alırken,
ÖzAlbatros Kısa parkurda 2.lik kurabiyesini kazandı,
Sibelle ben de son düzlükte bizi geçen çiftin ardından 4.lükle yetinmek zorunda kaldık.
Aşağıda çeşitli fotoğrafçıların çektiği fotoğraflardan alıntılar var, her fotoğraf sahibine aittir:
Ehueh, üstten 10. fotoğrafta halimiz çok komik, Sibel’le ters yönlere dönük halde haritaya bakarken arka plandan rakip takımın atakla bizi 3.lükten 4.lüğe düşürüşünün fotoğrafıdır :)
Kano etabında Aycan’ın durumu çok komik, önde Salih küreklere asılmış giderken Aycan arkada pek bi kaykılmış, kürekleri pek bi kuru :)
Hadi biz iyi niyetle kendini Salih’in sıçrattığı sulardan korumaya çalışıyo diyelim :))
Ya hakikaten bu kano kısmında bütün işi ben yapmışım, aycan efendi arkada yayılıp oturmuş. Hatta bir ara kanoyu devirecekti neredeyse:)
Bi de adamı arkaya oturttuk işi biliyor diye:)
Bir sonraki yarışta albatros ekipleri olarak daha fazla sinerji yaratmamız lazım:)
aaaa kanoda Aycan da mı vardı? valla Hakan demese ben Salihi tek başına kürek çekiyor sanmıştım…
Tebrikler bu arada hepinize…
Evet kanoda Aycan da vardı. Arka tarafta görülen ve çantaya benzeyen şey Aycan arkadaşımız:)
Ama hakkını yemeyelim, kanodaki perfomansı arzu edilen düzeyde değildi ama diğer dallarda kendisi ile iyi bir takım olduk…
Aycan kürsüde yancı gibi gözüküyo..